Küçük kadınlar. 6 bölüm.
Bir Cumartesi günü öğleden sonra Amy, Jo ve Meg'in dışarı çıkmak üzere hazırlandıklarını fark etti ve nereye gittiklerini sordu.
Jo sert bir şekilde:
- Küçük kızlar büyüklerin işine karışmamalı! diye yanıt verdi.
Amy, Jo'ya laf dinletemeyeceğini bidiğinden, kendisine zaafı olan Meg'i ikna etmeye çalışara:
- Meg! dedi. Ne olur beni de yanınıza alın! Laurie ile bir yere gideceğinizi biliyorum...
- Bu mümkün değil, Amy! Sen davetli değilsin, bu yüzden de bizimle gelemezsin.
Jo sabırsızca:
- Boşuna ısrar etme Amy! dedi ve Meg'e döndü. Sen de Amy'nin gelemeyeceğini biliyorsun.
Amy, inat etmenin bir işe yaramayacağını anlayıp sustu. Ama Meg'in şantasına bir yelpaze koydüğünü görmüştü. Birdenbire heyecanlanıp:
- Anladım! dye bağırdı. Tiyatroya gidiyorsunuz. Yedi Şato adlı tiyatro oyununu duydum, annem seyredebileceğimi söylemişti! Ne olur beni de götürün, lütfen, çok uslu olurum!
Meg gizlemek içi artık çok geç olduğunu anlayarak:
- Eğer iyice giynirsen, belki annem izin verir, dedi.
Jo çok kararlı bir tavırla:
- Eğer o gelirse ben gitmem, diye kestirp attı. Beni göremezse Laurie çok üzülür. Hem iki kişilik bilet aldı, Amy de gelirse ona çok ayıp olur.
Bu sözler Amy'yi çok kızdırdı, yere oturup ağlamaya başladı. Meg onu sakinleştirmee çalışırken, aşağıdan Laurie'nin sesi duyuldu.
Amy ağlamaya devam edip:
- Pişman olacaksın Jo! diye bağırdı.
Jo kapıdan dışarı çıkarken:
- Sen bebeklerinle oyna! diye alay etti.
Tiyatrodan döndüklerinde mutluydular. Oyunu çok beğenmişlerdi.
Salona girdikler zaman Amy'yi kitap okurken buldular. Jo hemen yazı masasına baktı. Amy'nin öfkeyle çekmecesini boşaltmasından korkuyordu. Ama her şey yerli yerindeydi. Amy'nin sinirinin geçmiş olduğunu düşündü.
Ertesi sabah Meg, Beth ve Amy ile salonda otururken, Jo birden nefes nefese içeriye girdi. Hızlı hızlı konuşarak:
- Kitabi yazdığım kâğıtları gören oldu mu? diye sordu.
Meg ve Beth bir ağızdan:
- Hayır! diye yanıt verdiler.
Amy ise ocağın başında ateşle ilgilenip, Jo'yu duymazdan geldi. Amy'nin hafifçe kızardığını frk eden Jo, ona doğru yürüdü. Suçlayıcı bir ifadeyle:
- Amy! diye bağırdı. Yazılarımı sen aldın değil mi?
Amy, Jo'dan bakışlarını kaçırmaya çalışarak:
- Hayır! dedi.
Jo sinirli sinirli:
- O zaman nerede olduğunu biliyor olmalısın! diye ısrar etti.
Amy, ona balmadan aynı tavırla:
- Bilmiyorum! dedi.
Jo:
- Yalan bu! diyerek sesini yükseltti.
Amy'nin yanakları daha da kızardı ve:
- Yalan değil! dedi. Bende kitap falan yok! Nerede olduğunu da bilemem! Senin kitabınla da ilgilenmiyorum!
Jo sinirdn tepinerek:
- Bal gibi biliorsun! diye bağırdı. Hemen bana kitabın yerini söyle, yoksa ben sana söyletmesini bilirim!
- Sonsuza kadar bağırsan da, o kitabı bir daha asla göremeyeceksin!
- Niyeymiş o?
- Onu yaktım da ondan!
Jo'nun suratı birden sapsarı kesildi. Titrek soğuk bir sesle:
- Kitabım! diye inledi. Yazmak için çok emek harcamıştım... Babamın dönüşünden önce bitirmek istiyordum...
Bu olanların gerçekleğine inanamadı ve kardeşinin yüzüne bakarak:
- Gerçekten de yaktın mı? diye üstüne basa basa sordu. Bunu nasıl yapabildin?
Bunları sorarken de, Amy'yi omuzlarından tutmuş, şiddetle sarsıyordu.
Amy ise gözleri alev alev parlayarak:
- Evet! Yaktım! diye bağırdı. Dün akşam, sana pişman olacağını söylemiştim!
Jo daha fazla dinleyemedi. Bilinçsizce elini kaldırdı ve bütün ağırlığıyla Amy'nin yüzüne bir tokat attı. Titreyerek salonu terk etti ve ağlaya ağlaya çatı katındaki odasına doğru koştu.
Anneleri geldiğinde kavga yeni bitmişti. Olanları öğrenince Amy'ye:
- Ablana çok büyük bir kötülük yaptın, dedi. Bu kitap onun her şeyiydi. Biz de onun bu kitabı bitirmesini büyük bir heyecanla bekliyorduk. Kısa bir süre önce temize çekti ve yazı taslağını da yaktı. Artık bu kitabı tekrar yazması da olanaksız.
Sonunda Jo'nun büyük bir sabır ve umutla, uun ve sorlu bir yolda oluşturduğu eseri, bir hiç uğruna bir anda yok olmuştu. Herkes çok üzgündü. Beth ağlamaya başlamıştı. Meg, o güne kadar ne olursa olsun hp destek çıkıp kolladığı Amy'ye bu korkunç yanlışı yüzünden sırt çevirmişti. Anneleri de çok üzgündü. Amy bir anda herkesin kaybettiğini anlamıştı.
Akşam yemeğinde Amy, Jo'ya:
- Ablacığım, yaptığım şeyin ne kadar kötü olduğunu anladım. Çok pişman oldum. Ne olur affet beni!
Jo:
- Seni hiç bir zaman affetmeyeceğim! diye yanıt verdi.
Bu konuşmadan sonra, o akşam hiç kimse bu konudan bahsetmedi. Herkes biliyordu ki, Jo'nun kızgınlığının geçmesini beklemek gerekirdi.
Uyumak için odasına giderken Jo'yu öpen annes kulağına:
- Jo! diye fısıldaı. Öfke çok kötü bir şeydir. Bu kötülüğü Amy'ye yaptıran da bu öfkeydi. Şimdi yaptığındanbüyük bir pişmanlık duyuyor. Artık inat etme, onu affet.
Jo gözlerini kısıp Amy'ye yan yan baktı ve onun da duyabileceği bir sesle:
- Bana çok büyük bir kötülk yaptı, dedi. Onu asla affetmeyeceğim.
Yürümeye devam etti ve salonu terk etti.