Küçük kadınlar. 10 bölüm.
Haziran ayı gelmişti. İlk hafta Kingler yaz mevsimini geçirmek üzere deniz kenarına gitmişlerdi. March Hala ise yakınlardaki bir tatil kasabasına gitmişti. Bu iki mutlu haber, Meg ve Jo için üç ay tatil demekti. Çok sevinmişlerdi.
Amy ablalarına:
- Tatilinizde ne yapmayı düşünüyorsunuz? diye sordu.
Meg:
- Her gün geç kalkıp, günlerimi hiçbir şey yapmadan tembel geireceğim, diye yanıtladı. Bütün kış hep sabahın köründe ayaktaydım. Şımdi ise o günlerin acısını çıkaracağım. Sabah geç saatlere kadar uyanmayacağım.
Jo:
- Benim hiçbir şey yapmadan durmaya niyetim yok, dedi. Laurie ile gezintiye çıkmadığım zamanlarda bol bol kitap okumayı planlıyorum.
Amy:
- Beni de yanınıza alır mısınız? diye sordu.
Meg annesine dönerek:
- Anneciğim, bu şekilde hareket etmemizi uygun buluyor musun? dedi.
Bayan March süreyle dördünüz de düşündüklerinizi uygulamaya koyabilirsiniz, dedi. Çalışmadan yaşamanın da yorucu olduğunu göreceğinizden eminim.
Meg:
- Aynı fikirde değilim anneciğim, diye yanıt verdi.
Meg tesi sabah saat ondan önce kalkmadı. Diğererinden geç kalktığı için, kavaltısını masada tek başına yapmak zorunda kaldı.
Masada tek başınayken etrafına baktı. Jo vazoya çiçek koymamış, Beth tozları almamıştı. Amy'nin kitaplarıysa sağa la dağılmıştı.
Kahvaltısını bitiren Meg, bir kitap aldı ve okumaya başladı. Ama birinci sayfayı bir türlü aşamıyordu. Sonunda kitabı bırakıp derin hayallere daldı.
O gün Jo ve Laurie, öğlene kadar nehir kenarında gezdiler. Öğleden sonra da Jo eline bir kitap alıp, bahçedeki elma ağacının tepesine çıktı. Kalın bir dalın üstüne kuruldu ve keyifle okumaya daldı.
Beth'in sabah ilk işi bebekleriyle oynamak oldu. Sonra sıkıldı, hepsini olduğu yerde darmadağın hâlde bıraktı ve piyanonun başına geçti. Amy'nin o gün ne yapmayı planladığını kimse anlayamadı. Beyaz elbisesini giydi ve bahçeye çıktı. Sonra da bahçede resim yapmaya başladı. Bundan da vazgeçip etrafta dolaşmaya çıktı. Ama şiddetli bir yağmura yakalanıp sudan çıkmış sıçan gibi eve döndü.
Bir hafta boyunca onları dikkatle izleyen Bayan March, sonraki haftanın başlangıcında Hannah'a izin verdi. Kendinin de bir haftadır ok yorulduğunu belirterek, tüm günü dinlenerek geçireceğini söyledi. Sonra da bir gece kalmak için arkadaşına gitti.
Kızlar evde yalnız kalmıştı. Bir haftalık işsizlik sıkıcı gelmiş ve onları biraz huzursuz etmişti. Annelerinin evde olmamasının da etkisiyle bir iş bölümü yapmaya karar verdiler. Beth ve Amy sofrayı kurma, Meg veJo da yemek işini aldılar.
O sabah kahvaltıdaki çay, içilemeyecek kaar acıydı. Omlet yanıktı, kızarmış olması gereken ekmekler kömür olmuştu.
Akşam yemeğine de Laurie davet edilmişti.
Jo akşam yemeğini kendi başına hazırladı. Mutfak işinin sabır ve beceriklilik gerektirdiğini anlamıştı. Kuşkonmazları bir saatten beri kaynattığı hâlde uçları dağımış, sapları da sert kalmıştı.
Perişan bir hâlde olan Jo, kimnin yüzüne bakamıyordu. Daha ilk yemekte herkes yüzünü buruşturmuştu. Canı sıkılmış bir biçimde Jo:
- Eğer açsanız azıcık salamla ekmek ve tereyağı yiyiverin! dedi.
Jo'nun son başarılı olabilme umudu meyve tabağıydı. Ama bu son umut da boşa gitti. Çileklerin üzerine pudra şekeri yerine yanlışıkla tuz serpmişti. Ağzına birkaç çilek atmış olan Amy, onları yutmadan lavaboya koştu. Jo çok utanmıştı, olanlara inanamıyordu.
Başlangıçta çok sıkıntılı başlayan akşam yemeği,beklentilerin aksine; gülüşmeler arasında, zeytin, tereyağı ve ekmek yiyerek devam etti, neşe içinde bitti.
Bayan March, ertesi gün öğlene doğru eve döndüğünde; dört kız kardeşi harıl harıl çalışırken buldu. Mutfağa şöyle bir göz gezdirince neler olduğunu anladı. Ortalık temizlenip bulaşık yıkandı ve o güne kadar ihmal edilmiş olan dikiş işleri yapılıp her şey toparlandı. Saat beşte, çay içmek için toplandıklarında Jo:
- Ne kadar üzücü ve yıpratıcı bir gündü böyle, dedi.
Meg:
- Bana öbür günlere göre kısa geldi, dedi. Ama yaşarığım en yorucu gündü.
Amy ise:
- İnsan kendini evinde evindegibi sanmıyordu, diye katıldı.
Bayan March:
- Bu bir haftalık denemenizden memnun kaldınız mı? diye sordu. Belki de bir hafta daha uzatmak istersiniz?
Kızlar hep bir ağızdan:
- İstemeyiz! diye yanıt verdiler.
Meg kaşlarını kaldırarak:
- Anneciğim, yoksa ev işlerinin altından kalkıp kalkamayacağımızı görmek için mi bizi bir gün yalnız bıraktın? diye sordu.
- Evet! Evin içinde ş bölümünün ne kadar önemli olduğunu gstermek istedim. Eğer herkes sadece kendisini düşünecek olursa evde huzurumuz kalmaz.
Hepsi birden annelerine hak verdiler. Bayan March:
- Bu gerçeği kabul edip inandığınıza çok memnun oldum, dedi. Artık hepinizin üzerine düşeni kararlılıkla yapacağınıza inanıyorum!
Meg:
- Geçmişe göre çok daha sıkı çalışacağız, buna emin olabilirsin anneciğim, diye yanıtladı.